Son yıllarda, El Salvador'dan gelen göçmen akınının ardında yatan sebepler, yalnızca ekonomik sıkıntılarla sınırlı değil. Ülkedeki yüksek suç oranları, yoksulluk ve bu durumun getirdiği çaresizlik, birçok insanı bilinmeyen bir geleceğe doğru yola çıkmaya zorladı. El Salvador, Orta Amerika'nın en küçük ama en karmaşık ülkelerinden biri olarak, hem doğal hem de insani krizlerin etkisi altında şekillenmiş durumda. Ancak göçmenlerin yaşadığı özellikle tehlikeli koşullar karşısında sorumlu tutulan bir başka ülke var: ABD.
El Salvador, 1980'lerdeki iç savaşın bıraktığı derin yaralarla mücadele ediyor. Savaş sonrası dönemde oluşan çeteler ve bunların yarattığı şiddet ortamı, bu ülkenin mahallelerinde günlük yaşamı cehenneme çevirmiş durumda. Hükümetin yetersizliği, sağlık sisteminin çöküşü ve eğitim olanaklarının darlığı, gençlerin ve ailelerin güvenli bir yaşam arayışını derinleştiriyor. Ülkede son yıllarda yaşanan gıda krizleri, arbede ve patlayan çete savaşları gibi durumlar, El Salvador'lular için ayrılmaz birer kader haline geldi. Zira, mevcut hükümetin çete üyeleriyle mücadelesi genellikle masum insanları da hedef alarak davalar açmakla sonuçlanıyor. Bu durum, insanları hayatlarını riske atarak, daha iyi bir yaşam umuduyla ABD’ye göç etmeye zorlamakta.
Olası uluslararası müdahaleler ve insani yardımlar, sıkça gündeme gelse de, bireylerin El Salvador'dan ayrılma gerekçeleri çoğunlukla bu tür müdahalelerin çerçevelerini aşacak kadar derinlemesine işlenmiş durumda. 2023'te Türkiye ve birçok diğer ülkede tepkilerin ardından, El Salvador’da yaşayan göçmenlerden oluşan büyük bir grup, ABD hükümetine karşı hukuki işlem başlattı. Bu davanın amacı, ABD'nin El Salvador'daki politikasının, göçmenlerin yaşadığı travmalar ve yaşam koşulları üzerindeki etkilerini sorgulamak; ülkedeki insanlık durumlarını gözler önüne sermek.
ABD, El Salvador'un yerel sorunlarından kısmen sorumlu tutuluyor. Göçmenlerin ülkelerinden kaçmasının bir diğer nedeni ise sınır politikaları. Çeşitli analizler, ABD’nin göçmen politikalarının El Salvador’daki durumu daha da kötüleştirdiği konusunda hemfikir. Birçok El Salvadorlu insan, sınırdan geçerken karşılaştığı tehlikeli koşullar ve insan kaçakçılığı ile dolu bir yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Bu yolculuklar, hem insan hakları ihlalleri hem de göçmenlerin yaşamlarını tehlikeye atan şartlarla dolu. İşte, bu nedenlerden dolayı ABD hükümeti, göçmenlerin yaşadığı bu kriz karşısında daha fazla sorumluluk üstlenmek zorunda kalıyor.
Birçok ABD'li politika yapıcısı ve insan hakları dernekleri, El Salvador ile olan bu bağları yeniden değerlendirmeye çağırıyor. Ülkedeki mevcut sorunların sürdürülebilir bir şekilde ele alınabilmesi için, yurt dışındaki El Salvadorlu göçmenlerin yardım alabileceği, destek programları oluşturulması öneriliyor. Uzmanlar, bu durumun tek başına bir ülkenin sorunu olmadığını; uluslararası bir boyut taşıdığına dikkati çekiyor. Alınacak önlemler arasında, El Salvador'daki ekonomik istikrarı sağlamak için doğrudan yatırımlar yapmak ve eğitim imkanlarını artırmak gibi uzun vadeli çözümler de yer alıyor.
El Salvador'da yaşanan bu trajik olaylar, sadece El Salvador'u değil, onu etkileyen tüm bölgeleri de etkileyen karmaşık bir meselenin sonucu. Cehennemdeki yaşam koşulları nedeniyle, birçok insan ABD’ye ulaşmak için canını tehlikeye atmaktan çekinmiyor. ABD'nin bu durum karşısında aktif bir rol üstlenmesi, hem insani bir sorumluluk hem de stratejik bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, ABD'nin göçmenlere karşı davranış biçimi, yalnızca bireysel yaşamları değil, aynı zamanda iki ülkenin gelecekteki ilişkisini de belirleyecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
Son olarak, El Salvador'un "cehennem" benzetmesi, bu ülkedeki yaşamı ve insanların göç etme kararlarını sorgulayan bir çağrıyı da beraberinde getiriyor. İnsanlık adına çözüm önerilerinin geliştirilmesi, hem El Salvador halkının geleceği hem de ABD ile olan ilişkilerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için hayati öneme sahip. Bu tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyan bir yaradır ve uluslararası toplumun takip etmesi gereken bir çağrıdır. Yani artık "cehennemde" bulunan göçmenler, sadece kendi ülkelerinin değil, aynı zamanda küresel bir sorunun parçası olduklarının bilincinde olarak, adaleti bekliyor.