Geçtiğimiz günlerde Filistin'in Gazze Şeridi'nde yer alan Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen bir hava saldırısıyla ağır şekilde vuruldu. Olay, uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı ve sağlık hizmetlerinin savaş ortamındaki durumuna dair endişeleri yeniden gündeme getirdi. Saldırının ardından hastane yetkililerinden yapılan açıklamalarda, bombardımanın ardından hastanenin büyük hasar gördüğü ve çok sayıda hastanın tahliye edilmek zorunda kaldığı belirtildi.
Saldırının gerçekleştiği gün, hastanedeki birçok hasta ve sağlık çalışanı, dinlenme zamanı geçirmekteydi. Aniden gerçekleşen hava saldırısı sonrası panik içinde hastane binasında büyük bir kaos yaşandı. Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, 2018 yılında Türkiye'nin destekleriyle açılan bir sağlık kuruluşu olup, özellikle bölgedeki savaş ve çatışma ortamında ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi amaçlamakta. Saldırının ardından hastane yöneticileri, olayın kasten yapıldığını iddia ederek uluslararası toplumdan destek talep etti. Yerel halk ise bombardımanı lanetleyerek, bu tür saldırıların sivil yaşamı hedef aldığını vurguladı.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'nin bulunduğu bölge, özellikle son yıllarda yoğun çatışmalara sahne oldu. Hastane, yüzlerce hastaya ve yaralıya hizmet veren önemli bir sağlık merkezi konumundaydı. Olay sonrası yapılan açıklamalara göre, hastanede 100'den fazla hasta ve 50'den fazla sağlık çalışanı bulunuyordu. İsrail ordusunun saldırıları sonucunda hastahanenin acil servis bölümü tamamen kullanılamaz hale gelirken, birçok hasta diğer sağlık kuruluşlarına sevk edildi.
Hastanenin hedef alınması, uluslararası insan hakları örgütlerinden ve Birleşmiş Milletler'den sert tepkiler aldı. Sağlık kuruluşlarının bombardımana tabi tutulması, savaş suçları arasında sayılmakta ve insanlık onuruna aykırı olarak nitelendirilmektedir. Birleşmiş Milletler'in insan hakları konusundaki uzmanları, bu tür saldırıların kesinlikle durdurulması gerektiğini; sağlık hizmetlerinin savaş ortamında da korunması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, savaş zamanında sivillerin korunmasına dair uluslararası antlaşmalara vurgu yaparak, tarafların bu kurallara riayet etmesi çağrısında bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in hastaneye düzenlediği saldırıyı kınayan bir açıklama yaptı. Açıklamada, 'Savaşta bile sağlık hizmetlerinin korunması gerekmektedir. Bu tür saldırılar, uluslararası hukukun ihlalidir ve karşılığını bulacaktır.' ifadelerine yer verildi. Bunun yanı sıra, Türkiye'nin Filistin'e yönelik yardımları konusunda daha aktif bir rol alması gerektiği konuşulurken, uluslararası destek ve yardım kampanyaları başlatılması gerektiği vurgulandı.
Uluslararası toplumda artan tepkiler, sivil halkın yaşadığı dramı ve acıyı gözler önüne sererken, bu tür saldırıların kısa vadede durdurulup durdurulamayacağı merak ediliyor. Özellikle Gazze'deki sağlık kuruluşlarının durumu, kişisel ve toplumsal sağlık açısından kritik bir öneme sahip. Gerekli tedbirler alınmadan sivil hayata yönelik bu tür saldırıların devam etmesi, yalnızca mevcut ortamı değil, aynı zamanda geleceği de tehdit eden bir durum yaratıyor.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ndeki saldırının ardından, bölgedeki diğer sağlık kuruluşlarının güvenliği de yeniden gözden geçirilmeye başlandı. Sağlık çalışanları, hastalar ve aileleri, gün geçtikçe artan şiddet olaylarından endişe eder hale gelmiş durumda. Yerel ve uluslararası insani yardım kuruluşları, sağlık hizmetlerinin sürekliliği açısından yeni çözümler geliştirmek adına yoğun bir çalışma içerisine girdi.
Sonuç olarak, İsrail ordusunun Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yönelik düzenlediği hava saldırısı, sağlık hizmetlerinin savaş ortamındaki yerini bir kez daha sorgulatan bir olay olarak tarihe geçti. Uluslararası toplum, bu tür insanlık suçlarının tekrarlanmaması için harekete geçmezse, benzer trajedilerle karşılaşmaya devam edecek gibi görünüyor. Savaşın diğer yüzü, sivillerin yaşadığı dram ve onların ihtiyaç duyduğu temel sağlık hizmetlerini sağlamak için çabalayan kuruluşların zorluklarıyla dolu.