Ülkemizde her yıl milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), bu yıl başvuru sayısında ciddi bir düşüş gösterdi. Geçtiğimiz yıl yapılan sınavda başvuran öğrenci sayısının önemli oranda azalması, birçok kişinin dikkatini çekti. Peki, YKS başvurularındaki bu düşüşün ardında yatan nedenler neler? Eğitim sistemindeki değişiklikler, sosyo-ekonomik faktörler ve gençlerin kariyer hedefleri bu durumu nasıl etkiledi? Tüm bu soruların cevapları, eğitim camiasında ve toplumsal yaşamda geniş yankılar uyandırmaya devam ediyor.
Son yıllarda Türkiye'nin eğitim sisteminde büyük değişiklikler yaşandı. Liselere giriş sınavı (LGS) sistemine geçiş, müfredat değişiklikleri ve üniversiteye giriş sınavı formatındaki yenilikler, öğrencilerin sınavlara olan bakış açısını etkiledi. Aynı zamanda, YKS’deki coğrafi dağılım ve en çok tercih edilen programların her yıl değişkenlik göstermesi, birçok öğrencinin motivasyonunu azaltan unsurlar arasında yer aldı.
Öğrenciler, eğitim sürecinin hangi aşamasında hangi sınavlarda nasıl bir sonuç alacaklarını kestiremezken, çeşitli belirsizlikler yaşamakta. 2023 YKS sürecinde yapılan değişiklikler ve sıkça yapılan açıklamalar, gençlerin üniversite tercihlerinde akıllarını karıştırdı. Eğitim sistemindeki bu belirsizlikler, bazı öğrencilerin YKS'ye olan ilgisini azaltmış olabilir.
Bununla birlikte, ülke genelinde yaşanan ekonomik belirsizlikler ve artan yaşam maliyetleri de YKS başvurularını etkileyen bir diğer önemli neden. Gençler, yüksek öğrenim için gereken mali yükümlülüklerin artması karşısında, üniversite eğitiminin getireceği sıkıntıları sorgulamaya başladı. Özellikle, üniversite masraflarının yanı sıra ulaşım, konaklama ve diğer yaşam giderlerinin de göz önünde bulundurulması, birçok öğrenci için bu adımın atılmasını zor hale getiriyor.
Öğrenciler, üniversiteye gitmekten ziyade iş hayatına atılmayı tercih edebilirken, bu durum da başvuru sayılarını etkileyen bir diğer faktör oldu. Birçok genç, mezun olduktan sonra iş bulma konusunda yaşanan zorluklar nedeniyle, eğitimlerini tamamlamanın kendilerine finansal bir yük getireceğinden endişe ediyor. Bu nedenle, örneğin meslek sahibi olmayı tercih eden genç sayısında artış görülebiliyor.
Ayrıca, pandeminin de ciddi bir etkisi olduğu gözlemleniyor. Online eğitim süreçleri ve sürdürülen sosyal mesafe, öğrencilerin hem motivasyonunu hem de öğrenme süreçlerini olumsuz etkiledi. Bu durum, öğrencilerin üniversite için yeterli hazırlığı tamamlama konusundaki güvenlerini kaybetmelerine sebep oldu.
Sonuç olarak, YKS başvurularındaki düşüş sadece bir istatistiksel sonuç değil, aynı zamanda daha geniş bir eğitim ve sosyal bağlam içerisinde incelenmesi gereken birçok faktörü barındırıyor. Eğitim politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, öğrencilerin motivasyonlarını artıracak yeni stratejilerin geliştirilmesi ve sosyo-ekonomik sorunların ele alınması, belki de gelecekte bu tür düşüşleri engellemenin anahtarını oluşturacak.
Öğrencilerin üniversiteye girişle ilgili endişelerinin giderilmesi, ülkede eğitimdeki kaliteyi artırmanın yanı sıra, genç nesillere de umut aşılayacak bir adım olacaktır. YKS başvurularındaki düşüş, eğitim camiasının bir bütün olarak ele alması gereken bir durumdur. Gençlerin geleceklerini şekillendirecek seçimlerinde desteklenmeleri, hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük bir önem taşımakta.
Artık öğrencileri üniversiteye teşvik edecek yeni sistemlerin ve yaklaşımların geliştirilmesine ihtiyaç var. Eğitim sisteminde meydana gelen değişikliklerin yalnızca yapısal değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik etkileri de göz önünde bulundurulmalı ve gereken adımlar atılmalıdır. Böylece, gençler daha sağlam adımlarla geleceklerine yön verebilirler.